süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne
urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne
rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh
lûtfu var olsun eder ihsân ihsân üstüne
olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne
hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
eylemişler râsih’e bühtân bühtân üstüne
Rasih
gözlerini süzme ki, kirpiğin kirpiğinin üzerine gelmesin
böylece gönlüme açtığın yaraya ok üstüne ok atmış olma
açtığın her yaraya elmas tozu ekiyor -bu yaranın kapanmasını engelliyor-
lûtfediyor iyilik üstüne iyilikte bulunuyor
ey mutluluk; gönlümde şimdi gam var, lütfet sen gelme.
çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun olmaz
sevgiliden ayrı kalmıştık, bir de yurttan ayrı -gurbete- düştük.
dünya bize hicran -ayrılık acısı- üstüne hicran gösterdi
rasih için hem içki içmez, hem güzel sevmez demişler.
oysa içki de içer güzel de sever, ona iftira üstüne iftira atmışlar